Neden AİHM Başvurusu Yapmalıyız?

AVUKAT HAYRETTİN AÇIKGÖZ

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 4 Kasım 1950’de İnsan Hakları Bildirisinde bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metindir. Avrupa Konseyi’nin bu anlamda ilk adımı 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan ve 3 Eylül 1953’te yürürlüğe giren “İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (AİHS)”dir. AİHS 59 maddeden ve ek protokollerden oluşur.  Türkiye 18 Mayıs 1954’te sözleşmeyi onaylamış, 28 Ocak 1987’de de bireysel başvuru hakkını tanımıştır. Mahkemenin zorunlu yargı yetkisini ise 28 Ocak 1990’da kabul ederek Sözleşme altındaki yükümlülüklerine riayet etme ve Mahkemenin içtihatlarına tam olarak uyma sözü vermiştir. 2004 yılında ise Türk Anayasası’nın 90’ıncı Maddesinin değiştirilmesi ile temel haklar ve özgürlükler konusunda, ihtilaf olması halinde uluslararası sözleşmelerin kanunların üzerinde olduğu kabul edilmiştir.  Bu değişiklik, Türkiye’nin, Avrupa’nın yasal çevresine tam bağlılığını ifade etmektedir. 

Türkiye’nin AİHM yargı sicili pek parlak görünmese de AİHM’nin Türk yargısı üzerinde ciddi bir etkisi olduğu, özellikle 2004 yılındaki Anayasa değişikliğinden sonra mahkemeler nezdinde AİHM içtihatlarına sıklıkla başvurulduğu, sözleşmenin ilgili hükümlerinin savunmalarda yer bulduğu bir vakıadır.

Türkiye’de yargı bağımsızlığının kaybolması, yargının yürütmenin etkisinde hareket ediyor olması, hak arama mücadelesi içerisinde AİHM’in rolünü daha da artırmaktadır. Ancak buna rağmen AİHM’in özellikle son 3-4 yıldır Türkiye ile ilgili verdiği, AİHM’in kuruluş felsefesi ve yerleşik içtihatlarına aykırı karaları, Türk yargısında adaletin tecelli etmediğini düşünen ve son mercii olarak AİHM başvurusu yapmak isteyen mağdurlarda ciddi bir ümitsizlik nedeni oluyor. Birkaç ay önce yeni seçilen AİHM başkanı Robert Spano’nun Türkiye ziyareti ve iktidar üyeleriyle samimi pozlar vermesi bu kanaati pekiştirdi.

Peki Türk yargısında aradığını bulamayanlar AİHM’ne başvurmak konusunda ne yapmalılar? AİHM’den de bir karar çıkmaz deyip yılgınlık mı gösterilmeli, yoksa sonuna kadar mücadele etmeyi sürdürmeli mi?

Tabi ki haklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız, hak arama mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeliyiz.  Neden mi?

Çünkü;

  • Öncelikle ‘’hak verilmez alınır’’, hiçbir idari makam, hiçbir yargı mercii kendiliğinden bir hakka hükmetmez, haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız, kanunların size tanıdığı tüm hakları ısrarlı bir şekilde takip edip, hakkınızı aramak için mücadele etmelisiniz. Bu hem bir hak hem de görevdir.
  • AİHM son 3-4 yıl içerisinde Türkiye ile ilgili tartışmalı kararlar verse de hala bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş bir mahkeme olarak kabul edilemez, bu çerçevede sözleşmeye açıkça aykırılıklar içeren dosyalarda ihlal kararı verme ihtimali çok yüksektir.
  • Her ne kadar Spano Türkiye’yi ziyaret etmiş olsa da AİHM Spano’dan ibaret değildir. Bu dikkat çekici bir hadise olsa da tek başına belirleyici değildir.
  • Çünkü AİHM başvurusu yapmak size hiçbir şey kaybettirmez, başvurmak ücretsizdir, başvurunuz reddolunursa mevcut durumunuzda bir değişiklik olmaz ama kabul olursa çok şey kazanabilirsiniz.
  • Yapacağımız başvurular neticesinde verilecek bir ihlal kararı sadece sizin değil, aynı durumda olan binlerce insanın hayatını değiştirecek bir etki ortaya koyacağı unutulmamalıdır.

O nedenle hiçbir şekilde ümitsizliğe düşmeden hukuki mücadelenin son aşaması olan AİHM başvurusu yapılmalı ve neticesi beklenilmelidir.

AİHM KONUSUNDA SIKÇA SORULAN SORULARA KISA CEVAPLAR

1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne herkes başvurabilir mi?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biri tarafından Sözleşmede ve Ek Protokollerde belirlenen haklarının ihlal edildiğini düşünen herkes mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

2- Başvuru için şartlar nelerdir?

AİHS 35. maddesine göre başvuru sahibinin iç hukuk yollarını tüketmesi ve kesin karar tarihinden sonra 6 ay içinde mahkemeye başvurması gerekmektedir. Bu süre hesaplanırken Pandemi nedeniyle 15 Nisan 2020-15 Haziran 2020 tarihleri arasında AİHM tarafından sürelerin durdurulduğu da dikkate alınmalıdır. Ayrıca aynı maddeye göre imzasız başvurular ve önceden mahkeme veya başka bir uluslararası yargı kuruluşu tarafından karara bağlanmış olaylarla aynı ve yeni olay içermeyen başvurular reddedilmekte olup başvurunun doğrudan mahkemeye yapılması gerekmektedir.

3- Mahkemeye başvurumda kimliğimi gizli tutabilir miyim?

İçtüzüğün 47/3 madde ve fıkrasına göre; kimliğinin açıklanmasını istemeyen başvuru sahibi bunu belirtmeli ve niçin kimliğinin gizli tutulmasını istediğini haklı gerekçelerle göstermelidir. Daire başkanı gerekçeleri haklı bulduğu takdirde başvuru sahibinin isminin gizli tutulmasına karar verebilir.

4- Mahkemeye gönderdiğim dilekçenin İngilizce veya Fransızca olması gerekli mi?

Mahkemeye yapılan başvuruda kullanılan dilin önemi yoktur. Herkes kendi dilinde başvuru yapma hakkına sahiptir. Ancak başvuru sonrası aşamalarda Mahkemenin resmi dilleri olan İngilizce ve Fransızca’dan birinin seçilerek yazışmaların bu dille yapılması gerekmektedir.

5- Mahkemeye bir avukat vasıtasıyla başvurmam zorunlu mu?

Mahkemeye bizzat başvuru yapmak mümkündür. Bununla beraber başvurunun kabülü sonrası süreçte hukuki yardımdan faydalanmak zorunludur.

6- AİHM’e yaptığım başvurunun akıbeti hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirim? A.İH.M. Tarafından verilen kararın Türkçe tercümesinin nasıl edinebilirim?

AİHM kararlarının sonuçları http://www.echr.coe.int/ECHR/EN/hudoc arama butonuna başvuru numarası yazılmak suretiyle takip edilebilmektedir.

AİHM tarafından verilen kararlar, 1 Mart 2012 tarihinden itibaren Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Başkanlığınca tercüme edilmekte olup, tercüme edilen karar metinlerine www.inhak.adalet.gov.tr adresinden ulaşmak mümkündür.