Anayasa ve idare hukuku profesörü Kemal Gözler, korona salgını nedeniyle hükümet tarafından alınan önlemlerin hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Prof. Kemal Gözler anayasa.gen.tr sitesinde yazdığı bir makalede özetle; bu dönemde temel hakların sınırlandırıldığını, bu sınırlamaların nasıl yapılacağının Anayasanın 13. Maddesinde yazdığını, fakat yapılan düzenlemelerin tamamen Anayasaya bu maddesine aykırı olarak yapıldığını, dolayısı ile hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Kemal gözler makalesinde; ‘’Salgınla mücadele etmek amacıyla alınan tedbirlerin hemen hemen hepsi Anayasamızın güvencesi altında olan bir temel hak ve hürriyetin sınırlandırılması niteliğindedir. Örneğin sokağa çıkma yasağı ve yurtlarda 14 günlük zorunlu tecrit “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nı (m.19), maske takma zorunluluğu “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkı”nı (m.17), şehirlerarası seyahat yasağı “yerleşme ve seyahat hürriyeti”ni (m.23), camilerde namaz kılma yasağı “ibadet hürriyeti”ni (m.24), iş yerlerinin kapatılması “mülkiyet hakkı”nı (m.35) ve “çalışma ve sözleşme hürriyeti”ni (m.48), icra takiplerinin ertelenmesi “hak arama hürriyeti”ni (m.36), okulların tatil edilmesi “eğitim ve öğretim hakkı”nı (m.42), işçi çıkarma yasağı “sözleşme hürriyeti”ni (m.48) ihlâl eder niteliktedir.
Bu nedenle, Türkiye’de olağan dönemlerde genel sağlık sebebiyle, mülkiyet hakkı (m.35), hak arama hürriyeti (m.36), çalışma ve sözleşme hürriyeti (m.48), seyahat ve yerleşme hürriyeti (m.23) kanunla dahi sınırlanamaz. Bunun için olağanüstü hâl ilân edilmesi ve sınırlamaların da olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılması gerekir.
Kanımca Türkiye’de korona virüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerin aşağı yukarı hepsi hukuka aykırıdır; bu tedbirleri ihlâl edenlere kesilen para cezaları da, hukuka aykırıdır ve bunlar iade edilmelidir.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra ilân edilen olağanüstü hâl, siyasî iktidar tarafından mükemmel bir şekilde suiistimal edilmiştir. FETÖ ile mücadele amacıyla ilân edilen olağanüstü hâl döneminde, bu amaçla uzaktan yakında ilgisi olmayan, kış lastiği takma zorunluluğu gibi düzenlemeler olağanüstü hâl KHK’larıyla yapılmıştır (bu konuda yukarıda s.385’te yer alan Kutu 14.6’ya bakınız). Keza darbe tehlikesi kısa sürede bertaraf edilmesine rağmen, Türkiye’de olağanüstü hâl rejimi gereksiz yere iki yıl süreyle (18 Temmuz 2018 tarihine kadar) uzatılmıştır. Vakıa şu ki AKP iktidarı, yanlış uygulamalarıyla Türkiye’de gereksiz bir olağanüstü hâl korkusu yaratmıştır. Bu korku, bir hayalet gibi, gerek iktidarın gerekse muhalefetin üzerinde dolaşıyor ve onların Anayasanın tanıdığı imkânları görmesini engelliyor. Şu an “sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş” misali bir durum içindeyiz. Son olarak bu vesileyle hatırlatalım ki, hukukta hakkı kötüye kullanan uzun vadede hakkını kaybeder. Bunu herkesin bilmesinde yarar vardır.’’
Makalenin tamamı için: http://www.anayasa.gen.tr/korona.htm