HAYRETTİN AÇIKGÖZ
AKP iktidarı Yassıada yargılamalarının yok hükmünde sayılması sonucunu doğuracak bir kanun hazırlığı içerisinde.
‘’Teklifle, millete ait olan yargı yetkisini gaspeden ve temel hukuk kuralları ile 1960 yılında yürürlükte olan Anayasa’ya açıkça aykırı şekilde başta Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın yaşam hakkı olmak üzere, birçok kişinin temel hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıran yargılamaları yürüten Yüksek Adalet Divanı’nın kullandığı yetkilerin, pozitif hukuktaki dayanağı yürürlükten kaldırılacak.
Böylece hukuk sistemi, hukuk devleti ilkesi ile kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” prensibine açıkça aykırılık oluşturan hukuk kuralından arındırılacak. Ayrıca bu kanunun, en temel insan haklarından olan mülkiyet hakkını, evrensel hukuk prensiplerinden biri olan masumiyet karinesine aykırı şekilde ayaklar altına alan hükmü ilga edilecek. Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen 2 ay içinde Danıştay’a başvurularak Hazine aleyhine dava açılabilecek ’’
Yukardaki metin havuz medyasından alıntıdır. Yazı da; hukuk ve insan hakları hassasiyeti yüksek bir yaklaşım ortaya konulmuş.
Gelecekte AKP iktidarının karekteristik özellikleriyle ilgili araştırmalar yapıldığında, hiç şüphesiz en belirgin özelliklerinden birisi; temel insan hakları ve hukukun temel ilkelerini her gün ihlal etmelerine rağmen, siyasi menfaatleri gerektirdiğinde bu ilkeleri sonuna kadar sömürmeleri olacaktır.
AKP iktidarı bir yandan Yassıada yargılamaları ile ilgili yasa hazırlığı yaparken öte yandan tıpkı Yassıada Mahkemesi gibi hukuka aykırı olarak kurulan ve tamamen siyasi iktidarın emir ve talimatlarına göre yargılama yapan Sulh Ceza Mahkemeleri eliyle siyaseten rakip gördüğü tüm siyasi yapılar ile muhalif toplumsal grupları cezalandırmakta bir beis görmemektedir.
Bu tasarı yasalaştığında yukarıdaki haberden de açıkça anlaşılacağı üzere bir iade-i itibar yasası olacaktır. Türk siyasi tarihi sayısız iade-i itibar örnekleriyle doludur, tarihimiz boyunca hainlerle kahramanlar yer değiştirip durmuştur, bir cinnetle linç edip hayatlarını mahvettiğimiz insanları bir müddet sonra kahraman ilan etmekte üzerimize yoktur. 27 Mayısçıların hain yaftası ile idam ettiği Menderes ve arkadaşları şimdi toplumun kahir ekseriyetinin kabulü ile demokrasi kahramanları olarak anılıyor, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, rejim muhalifi olarak mimlenip arkasına hafiyeler takılınca çareye Mısır’a sürgüne gitmekte buluyor ve 11 yıl geri dönmüyor, o zamanın haini Mehmet Akif Ersoy, şimdi tartışmasız herkesin, her kesimin ittifakıyla milli bir kahraman, 6 Mayıs 1972 de idam edilen, o zamanın hainleri Deniz Gezmiş ve arkadaşları da artık toplum nezdinde devrimci kahramanlar ve toplumun her kesimi en azından idam edilmelerinin haksızlık olduğunu düşünüyor. Bu konuda CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 48. ölüm yıldönümünde iade-i itibar yasa teklifi hazırladı. TBMM’ye sunulan teklif ile Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm cezalarının yerine getirilmesini öngören 2 Mayıs 1972 tarih ve 1586 sayılı yasanın yürürlükten kaldırılması istendi.
Hatta hızımızı alamayıp önce kahraman sonra hain sonra tekrar kahraman ilan ettiklerimiz de olmuştur. Mesela Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey gibi ya da Savcı Ferhat Sarıkaya gibi, örnekleri çoğaltabiliriz
Tarih tekerrürden ibarettir, tüm hukuksuz yargılama süreçlerinin eninde sonunda varacağı yerin ‘’yokluk’’ olacağı aşikar, bu bağlamda AKP yargısı tarafından verilen tüm hukuksuz kararların da eninde sonunda keenlemyekün sayılacağı, fakat insanların çektiği acıların telafisinin mümkün olmayacağını acıyla görüyoruz. Değişmeyecek tek şey var o da; bu kısır döngünün yeni kurbanlar seçerek yoluna devam edeceğidir.
Şimdi bu günün kahramanlarına sesleniyorum yarının hainleri olmaya hazır mısınız?