15 Temmuz sonrası hakkında soruşturma açılan ve meslekten ihraç edilen idari hakim U.E. nin itirafçı olarak savcılıkta verdiği ifadesinde çok çarpıcı bilgiler yer alıyor.
U.E. ifadesinde; kendisine yöneltilen sözde Fetö örgütü ile bağlantısının bulunmadığına kanıt olarak, kendisininin Nisan 2015 den beri Bank Asya ile ilgili davalara baktığını ve yaklaşık 500 davada ‘’devletin lehine’’ karar verdiğini ifade ediyor.
Bu açık itiraftan da bir kez daha anlaşıldığı üzere, Bank Asya ile ilgili davalarda hukukun evrensel ilkeleri, Anayasa ve kanunlara göre değil, sözde, ‘’devletin menfaatlerine’’ göre yani bankayı batırmaya karar vermiş olan siyasi iktidarın menfaatlerine göre karar verilmiştir.
Bu itiraf, tarafsız ve bağımsız yargının işlediği hukuk devletlerinde kesinlikle yargılamanın iadesi sebebidir.
İtirafçı hakimin ifadesindeki bir başka çarpıcı nokta ise; 17/25 yolsuzluk operasyonlarından sonra rahatsız olduğunu ve yapılanları eleştirdiğini, 2014 HSYK seçimlerinde YBP ye oy verdiğini, birçok arkadaşının verdikleri oy belli olmasın diye Ankara ve İstanbul gibi büyük illerde oy kullanmasına rağmen kendisinin küçük bir şehir olan Edirne’de oy kullandığı bilgisidir. Buradan anlaşılmaktadır ki 2014 HSYK seçimlerinde hakimler baskı altına alınmış hatta özgür iradeleriyle oy vermek, iradelerini sandığa yansıtabilmek için başka şehirlerde oy kullanmak zorunda kalmışlardır.
Bu ifade ile bir kez daha, Türkiye’de; 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrası başlayan süreçte, iktidarın yargıyı baskı altına aldığı ve istediği gibi şekillendirdiği görülmektedir.
Yargının tarafsız ve bağımsızlığını tamamen yitirdiği, iktidarın kontrolünde olduğunu ortaya koyan bu örneklerin bu gün bir kıymeti olmasa da, yarının Türkiye’sinde ve uluslararası yargıda mutlaka bir karşılığının olacağını düşünüyoruz.